Antik Çağ’da Etiyopya
tabir edilen yer, bizim bugün bildiğimiz Etiyopya değildi; Etiyopya
(Aethiopia), Yukarı Nil bölgesini veya Sahra Çölü’nün güneyini, bazen de Yafa
şehri (bugünkü Tel-Aviv) civarındaki bir krallığı anlatmakta kullanılan coğrafi
bir isimdi.
Mitolojiye göre,
Prenses Andromeda, Etiyopya Kralı Cepheus ile Kraliçe Cassiopeia’nın kızıydı.
Günlerden bir gün Cassiopeia, kızının dillere destan güzelliğiyle böbürlenerek
Andromeda’nın “nereid” adı verilen deniz perilerinden bile daha güzel olduğunu
söyleyiverince, Deniz Tanrısı Poseidon’un şimşeklerini üstüne çekmiş oldu.
Poseidon, Etiyopya’yı
cezalandırmak için, ülkenin üzerine bir deniz canavarı saldı. Bu canavar, en
acımasız deniz ejderi olan Ketos’tan başkası değildi. Poseidon, Etiyopya’yı
rahat bırakması karşılığında, Andromeda’nın kurban edilmesini istiyordu.
Çaresizlik içindeki Etiyopyalılar, güzel kızı çırılçıplak soyup bir kayaya
zincirlemiş, Ketos’un gelip onu parça parça etmesini bekliyorlardı. İşte tam o
sırada beklenmedik bir şey oldu. Kahraman Perseus, Medusa’nın başını almış,
dönüş yolundaydı ki Andromeda’yı kayaya zincirlenmiş gördü. İmdadına Eros’u
çağırdı. Eros bu çağrıyı duydu ve derhâl oraya uçtu.
Perseus, Hades’in,
giyene görünmezlik sağlayan miğferi sayesinde, canavara görünmeden yaklaşıp onu
öldürdü. Andromeda’nın zincirlerini de Eros çözdü. Fakat Eros, bu işi yaparken
Perseus ve Andromeda’yı birbirlerine bir aşk zinciri ile kenetlemeyi de ihmal
etmemişti tabii ki…
Ketos’un ölüsü sahile
çekildi, canavarın o kadar çok kanı aktı ki deniz kıpkızıl oldu. İşte bu yüzden
oraya hâlâ “Kızıldeniz” diyoruz. Andromeda, âşığı ve kurtarıcısı Perseus’un
peşinden giderek, onunla birlikte birçok maceraya atıldı. Yedi oğulları oldu;
Perslerin ve Yunan mitolojisinin tanıdığı en büyük kahraman Herakles’in soyları
hep Perseus ve Andromeda’ya dayanır. Andromeda öldüğünde, Tanrıça Athena onu,
Andromeda takımyıldızına dönüştürerek, gökte Perseus, Cepheus ve Cassiopeia
takımyıldızlarının yakınına yerleştirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder