Odysseus ile Kalypso


Kalypso, Odysseia’nın ilk dizelerinde, şöyle tanıtılır bize:

“Ölüm uçurumundan kurtulanlar kurtulmuştu,
savaştan ve denizden dönenler dönmüştü,
bir Odysseus kavuşmamıştı yurduna ve karısına.
Oyuk mağaralarda alıkoymuştu onu
Kalypso yüce tanrıça,
yanıp tutuşuyordu güzel peri, kocası olsun
diye.” (Od. I, 11 vd.)


Odysseus, gemisi azgın fırtınalarla parçalandıktan sonra nihayet Kalypso’nun yaşadığı adanın kıyısına varır. Kumsalda baygın yattığı sırada onu bulan Kalypso, ona âşık olur. Alır mağarasına götürür ve orada alıkoyar. Güzelliği ve tatlı dili ile bir süre Odysseus’u alıkoymayı başarır ve onu çok sever fakat Odysseus’un aklı, geride bıraktığı ailesindedir. Gitmek istemektedir. Yurduna özlem çekmektedir.

“Kıyıda oturur buldu (Kalypso) onu,
boyuna gözyaşı akıtıyordu gözlerinden,
tüketiyordu tatlı ömrünü, dönüşünü özleye
özleye.
Nymphe’den hoşlanmıyordu artık o,
isteksiz uzanıyordu geceleri mağarada onun
yanına.
Gündüzleri kayalarda, kumsallarda yer
bitirirdi kendini
gözyaşları, hıçkırıklar, iniltilerle
bakardı boyuna, hasat vermez engine,
bakardı iki gözü iki çeşme.” (Od. V, 151 vd.)

Sonunda tanrılar acır Odysseus’a. Zeus, Hermes’i buyruklarla gönderir Kalypso’ya. Haberci Tanrı, Ogygie Adası’nda güzel perilerin oturduğu mağaraya uçup gelir, gördüğü manzara şudur:

“Varınca ta uzaklardaki adaya,
çıktı karaya menekşe rengi denizden,
yürüdü, gitti, koca mağaraya doğru,
o mağarada, güzel örgülü Nymphe
otururdu.
Buldu onu içinde mağaranın.
Kocaman bir ateş vardı ocakta,
kokusu uzaklara yayılıyor, sarıyordu adayı
çatır çatır yanan dağ servisinin, mazı
ağacının.
Kalypso içeride altın mekikle tezgâhına
gide gele.” (Od. V, 55vd.)

Hermes, Kalypso’ya, Odysseus’u yurduna göndermesi gerektiğini söyleyince, Yüce Nymphe’nin ilk tepkisi öfke olur, tanrılara çatar, kendisinin ölümlü bir erkekle sevişmesini kıskanıyorlar, diye ama sonra da buyruğa boyun eğerek ona, bir sal yapmasını söyler ve giydirip kuşatıp, şöyle uğurlar sevgilisini:

“Kalypso uğurladı Odysseus’u adadan
beşinci günü,
onu yıkamış, urbalar giydirmişti güzel
kokulu.
Bir tulum siyah şarap vermişti yanına,
daha büyük bir tulum dolusu da su,
koymuştu kumanyayı meşin bir torbaya,
her türlü yiyecek vermiş bol bol.
Ardından uğurlu, tatlı bir yel saldı,
Odysseus da sevinç içinde açtı rüzgâra
yelkeni.” (Od. V, 263 vd.) (5)

Artık geride, kırık bir kalp kalmıştır…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder