Odysseus ile Kirke


Büyücü tanrıça Kirke, tıpkı Kalypso gibi, Odysseus’un serüvenlerinde başlıca rol oynayan kişilerdendir. Güneş Tanrı Helios’la, okyanuz kızı Perseis’ten doğmadır denir kimi efsnelerde, kimine göre de Hekate’nin kızıdır ve büyücülüğü ondan almıştır.
Efsaneler Kirke’nin, Aiaie Adası’nda oturduğunu belirtirler. Bu adanın nerede olduğu az çok belli, çünkü bugün de İtalya’nın Sardunya karşısındaki Etruria kıyılarında, “Capo Circeo” diye anılan bir yer var ama bu bir ada değil, bir burundur. “Aia”, “gaia”, yani toprak anlamına geldiğine göre, efsanenin bu konuda bu kadarcık yanılması doğaldır.

Aiolos’un adasından kovulduktan, yamyam Laistrygonlara epey kurban verdikten sonra Odysseus’la arkadaşları, Kirke’nin Aiaie Adası’na varırlar.


“Gide gide Aiaie adasına vardık sonunda,
orada Kirke otururdu, güzel belikli,
insan sesli korkunç tanrıça…” (Od. X, 135 vd.)

Odysseus, arkadaşlarına yiyecek sağlamak için ava gider. Çıktığı tepeden, Kirke’nin konağını görür uzakta, dumanı tütmektedir sık çalılığın, ormanın ötesinde. Korka korka birkaç arkadaşını gönderir oraya. Başlarında Eurylokhos vardır. Odysseus’un arkadaşları, dışarıya çağırırlar Kirke’yi. Oysa Tanrıça, onları içeri alır. Yalnız Eurylokhos kuşkulanıp dışarıda kalır. Sonra da olan olur Odysseus’un arkadaşlarına. Kirke’nin onları domuza dönüştürmesini anlatır Homeros:

“Tanrıça onları içeride tahtlara,
iskemlelere oturttu,
peynir, sarı bal ve arpa unu ezdi
Pramnos şarabında
sağrağa korkunç ilaçlar karıştırdı
büsbütün unutsunlar diye baba toprağını.
Verdi onlara bu içkiyi, onlar da hemen
diktiler,
onlar diker dikmez içkiyi, Kirke hepsine
değneğiyle vurdu
ve kapattı yoldaşlarını domuz ağılına.
Şimdi onlar tıpkı domuza benzemişlerdi
başları ve sesleri, kılları ve gövdeleriyle
ama akıl vardı gene içlerinde eskisi gibi.
Ağlar, sızlar hâlde onları kapadı oraya,
attı önlerine koyun kozalağı, palamut,
kızılcık yemişi,
hep yediği şeylerdi bunlar, yerde sürünen
domuzların.” (Od. X. 232 vd.)

Tanrı Hermes, Odysseus’un yardımına koşar; büyücü Kirke’yi nasıl alt edeceğini söyler ona. Kirke ona zehirli şarabı içireceği anda içine, Tanrı’nın onun için kopardığı “malü” diye sihirli bir bitkiyi atacak ve kılıcıyla saldırıp Tanrıça’yı alt edecek, kendisine ve arkadaşlarına bir kötülük yapmayacağına ant içirecektir. Öyle olur… Kirke, Odysseus’un gücü karşısında şaşakalır; güzelliğine, erkekliğine vurulur ve onu yatağına aldıktan sonra, yoldaşlarını da insan kılığına sokar.

Odysseus böylece Kirke’nin konağında bir yıl kalır. Yiyip içip keyif sürmekte, Kirke de tıpkı Kalypso gibi onu kendine koca etmek hevesiyle yanıp tutuşmaktadır. Ne var ki Odysseus’un arkadaşları, onu uyarırlar, yurda dönmek gerektiğini hatırlatırlar ona. Kirke razı olur ama önce ölüler ülkesine gidip, Teiresias’ın ruhuna danışması gerektiğini bildirir.

Bundan sonra Odysseus’un Hades yolculuğu anlatılır, Odysseia’nın sonuna dek. Dönüşte Odysseus, gene Kirke’nin adasına uğrar. Bu kez Kirke, ona, ilerideki yolculuğun nasıl düzenlenmesi gerektiğini, Seirenlerden, Skylla ve Kharybdis’ten nasıl korunabileceğini öğretir. Kirke’nin sözleri tıpatıp doğru çıkar ve Odysseus sonunda selameti, büyücü Tanrıça’nın öğütlerine borçlu olur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder